ACEMLİ CAMİİ ÇEŞMESİ

 

Su insanlara nimet olarak inmektedir. Su hayattır ve her canlıya hayat verir. Bundan istifade tarihte birçok kişi hayır yapmak için çeşme yaptırmışlardır. Türk-İslam kültüründe suya ne kadar değer verildiği gönüllerde, dillerde mekânlarda hep dile getirilmiş, Yüce Rabb'in rızası ve rahmetini kazanmak için yarış içinde olmuşlardır. Türklerin hakim oldukları Orta Asya’dan Anadolu’dan Balkanlar’a kadar her yerde atalarımız, Yüce Allah’ın verdiği nimetin kıymetini bilerek birçok yere birbirinden güzel, estetik mimarisi olan çeşmeler yaptırmışlardır.

 

Çeşmeler, hayatın ve canlılığın yaşadığı, anlam bulduğu yerlerdir. Selçuklu ve Osmanlı kültürü içinde çeşmelerin önemi büyüktür. Türkler, çeşmelerden ve sebillerden içilen suyun en büyük hayır olduğuna inanmışlar, sevaba nail olmak için her sokağa çeşme yapar hale gelmişlerdir. Çeşme kelime anlamı olarak Farsça “göz” manasına gelen ”çeşm”den türemiştir. Su çıkan kaynak, pınar ve gözlere denilmiş, bunların akıtıldığı küçük yapılara da “çeşme” adı verilmiştir. Hayrat çeşmeleri, kültürümüzde ve tarihimizde önemli yer kaplar. Eski zamanlardan beri hayırseverler tarafından yapılan ve halka açık olan bu çeşmeler, topluluklar arasında hem manevi değer taşır, hem de yaşamsal bir kaynak sağlar. Çeşme yapmanın ana amacı, genellikle topluma hizmet etmek ve onlara yaşamın en önemli kaynaklarından birini sağlamaktır. Memleketimiz Kahramanmaraş’ta da birçok çeşme bulunmaktadır. Bu çeşmelerin biri de Acemli Camii Çeşmesi’dir.

 

Acemli Camii Çeşmesi Acemli Camii’n hemen girişinde, avlu duvarının kuzey cephesinde yer almaktadır. Acemli Camii’n tarihçesine şöyle bir bakalım: Acemli Camii diğer adıyla Şehit Evliya-İskender Bey Camii günümüzde de bir külliye yapısıdır. Külliye; cami, medrese ve çeşmeden oluşur. Külliye, Beyazıtlı ailesinden Hacı Abdullah Bey’in oğullarından İskender Bey tarafından, kendi adıyla Acemli (Şehit Evliya) Mahallesine yaptırılmıştır. Bu caminin 17. yüzyılın ortalarına doğru yaptırıldığı düşünülmektedir. Cami külliyenin merkezi konumundadır. Etrafı yüksekçe duvarla çevrili avlu ve asıl ibadet biriminden oluşan yapının avlusunda daire formlu iki özgün abdest alma havuzu yer almaktadır. Tamamen taştan yapılan, içinde kaynak sularının aktığı özgün havuzlar cami avlusuna ferahlık ve estetik bir görüntü katmaktadır. Caminin harime giriş kapısı üstünde ve avlu kapısında birer kitabe bulunmaktadır. Bu kitabelere göre bugünkü cami, 1330-1332 yılları arasında inşa edilmiştir. Ahşap kirişlemeli, düz toprak damlı olduğu belirtilen cami harabe bir durumda iken yıkılarak yerine, Mahkeme-i Şer’iyye’de müsteşarlık yapan Hacı İbrahim Evliya Efendi tarafından Mimar M. Ali Kapıkaya’ya 1330-1332 / 1912-1914 yılları arasında bugünkü cami yaptırılmıştır. Camideki inşâ kitabeleri mihrap, cümle kapısı ve avlu kapısında yer almaktadır. Önceki camiden hiçbir kalıntı günümüze gelmemiştir. Vakıfların Şahsiyet Kayıt Defteri’nde yapının adı, “Hacı İskender Cami-i Şerifi” ve “Acemli Cami-i Şerif-i” şeklinde geçmektedir. Orijinal özelliklerini muhafaza eden cami, 1963 ve 1987 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tamir edilmiştir.

 

Külliye içinde yer alan çeşme sarımtırak kesme taştan yapılmış olup, caminin kuzey avlu duvarının dış cephesinde yer almaktadır. Sokağa cepheli olmasından dolayı “Mahalle Çeşmesi” olarak kullanılmaktadır. Özgün olan bu çeşme, sivri kemer içinde 40 cm. derinliğinde 170 cm. genişliğinde nişe sahiptir. Niş içindeki çeşme tek muslukludur. Musluğun üstünde su kabı koymak için küçük bir niş ve bu nişin üstünde tahrip edilmiş ve okunamayan üç satırlık kitabe bulunmaktadır. Nişin güney duvarına yerleştirilen üç satırlık taş kitabedeki yazılar kazındığı için okumamız mümkün olmamıştır. Çeşmenin kesme taştan yapılmış su teknesi görülmekte olup yolun yükselmesinden dolayı yol seviyesi altında kalmıştır. Çeşme sade bir şekilde inşa edilmiştir. Kim bilir onlarca yıllık bu çeşme ne olaylara tanıklık etmiştir. Her bir yudumda ne çok canlılara hayat olmuş, onların dualarını almıştır.

 

Seda Nur Çetinkaya 

 

Evelâhir Sayı - 22