ANADOLU’NUN UÇBEYİ: ENGİZEK DAĞLARI

 

Ulaşılması güç yerler olması, uzaklığı, zorluğu ve zirveyi çağrıştıran yapısıyla dağlar, insanlar için her daim gizemli yerler olmuştur. Efsanelere, masallara, hikâyelere, türkülere, şiirlere konu olan dağlar; coğrafi bir mekânın ötesinde zengin ve derin anlamlar içermektedir.

 

Dağlara karşı her daim özel bir ilgi duyan insanoğlu, inançlarını ve günlük yaşam ritüellerini dağlarla ilişkilendirmiştir. Dünyanın farklı yerlerinde bulunan birçok dağ, ibadet ve kutsal ziyaret yerleri olarak görülmektedir. Müslümanlar için Arafat, Hristiyanlar için Zeytin, Museviler için Sina, Antik Yunan için Olimpos, Hintliler için Himavat dağları kutsal bir değer taşımaktadır. Farklı kültürler tarafından özel bir anlam yüklenen dağların bazılarına kutsiyet atfedilmiştir. Saygı ve güven duygusunun sembolü olarak görülen dağlar, farklı kültürlere ilham kayağı olmuştur. Dağlara farklı anlamlar yükleyerek onlara özgün bir kişilik kazandıran elbette ki o bölgede yaşayan toplumlardır.

Engizek Dağları, yüzyıllar boyunca dağ ve insanı buluşturan, insanı kucaklayan yerlerden biridir. Kahramanmaraş’ın coğrafi görünümünü şekillendiren Engizek Dağları, ülkemizin iki önemli sıradağ kütlesinden biri olan Güneydoğu Torosların başlangıç noktasıdır. Anadolu ve Mezopotamya’yı ayıran doğal bir sınır çizgisidir. Mezopotamya düzlüklerinin kıyısında bulunan Engizek Dağları, Anadolu’nun uçbeyidir. Arabistan çöllerinden başlayan uçsuz bucaksız düzlüklerin önünde birdenbire bir duvar gibi yükselen Engizek Dağları’nda iklim ve insan birdenbire değişir. Bu nedenle Engizek Dağları’nda, tarih boyunca sık sık savaşlar yaşanmış, kan dökülmüştür. Eskiden bu dağın adı “Kanlı Dağ”dı. Belki yaylacıların otlak kavgasında  dökülen kanlardan almıştır bu adı. Gerçi Engizek Dağı’nı görenler dağın kırmızı olduğunu fark eder. Belki de zengin demir madenleri nedeniyle dağın kırmızı renge boyanmasından kalmıştır bu “Kanlı Dağ” hatırası.

 

Engizek Dağları’nın insanla ilişkisi daha çok yaylacılık faaliyetlerinde yoğunlaşmıştır. Dağ ve yayla kavramının birbiriyle nasıl bütünleştiğini gösteren Engizek Dağları; iklim özellikleri nedeniyle yaklaşık 5 ay karla kaplıdır. Bu nedenle kış boyunca bölgede insani faaliyetler oldukça sınırlıdır. Bahar aylarında karların erimesiyle birlikte toprak uyanır. Beşerin sesi duyulmaya başlar Engizek’te; her su kaynağının başında bir yayla yerleşimi kurulur. Bu yaylalarda yorgansız uyuyamazsınız. Uykusuna doyamazsınız.

 

Yaz boyunca yaylalarda konaklayan yaylacılar, sonbaharda yeniden göç yoluna düşer. Havalar soğudukça dağın etek kısımlarına veya Maraş, Pazarcık ve Türkoğlu ovaları gibi Akdeniz iklim alanına, kışlaklara göç eder. Geçmişte bazı göçerlerin kışlakları Çukurova, Amik Ovasına ve Halep’e kadar uzanırmış.

 

Kış mevsiminde dağ eteğinde bulunan sürekli yerleşim alanlarına ve ovalara inen göçerler yazları yeniden Engizek Dağları’na çıkarmış. Tarihi Maraş Çarşısı bu göç katarına katılan insanların htiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Bu nedenle Maraş şehri ile Engizek Dağı arasında sıkı bir bağ kurulmuştur. Maraş tarihi, şehir kimliğini bir anlamda Engizek Dağı’na borçludur diyebiliriz. Geleneksel hayvancılık, yaylacılık terk edildikçe Maraş ve Engizek arasındaki aşk unutulmaya başlamıştır.

 

Bölge insanı için Engizek Dağları yaylak olarak bilinir. Ancak Engizek Dağları’nı asıl önemli kılan unsur, zengin su kaynaklarıdır. Yaşamın kaynağı su, suların kaynağı ise dağlardır. Dağ ekosistemlerinin en önemli özelliği, yüzey ve yeraltı su kaynaklarını beslemesidir. Tatlı su kaynakları dağlarda toplanır ve farklı kollara ayrılarak yerleşim ve tarım alanlarına hayat sunar. Göksu, Aksu ve Bertiz çayları gibi üç önemli akarsuyun kaynağını oluşturan Engizek Dağları’ndaki Cavgalar Deresi, Ceyhan Nehri’ni beslemektedir. Akdeniz’e dökülen Ceyhan Nehri’nin ana kollarından biri olan Aksu Çayı ile Basra Körfezi’ne dökülen Fırat Nehri’nin ana kollarından biri olan Göksu Çayı, Engizek Dağları’ndan doğmaktadır. Aynı zamanda Engizek, Anadolu’nun önemli su bölüm çizgilerinden biridir.

 

Engizek’te ekolojik şartlar, zengin doğal bitki örtüsü oluşturmuştur. Ancak aşırı hayvan otlatılması, ormanların barınak, yakacak gibi ihtiyaçlar için  kullanımı, avcılık faaliyetleri tahribata neden olmuştur. Çağlayancerit, Nurhak, Ekinözü, Onikşubat ve Dulkadiroğlu ilçe sınırları dahilinde yer alan Engizek Dağları’nın çevresinde 5 ilçe, 27 kırsal mahalle ve birçok köyaltı yerleşim birimi bulunmaktadır. Engizek Dağları’nın coğrafi lokasyonu; batıda Ceyhan Nehri ve Berit Dağı, kuzeyde Elbistan Ovası, kuzeydoğuda Nurhak Dağı, güneyde Bertiz Çayı, Ahir (Ahır) Dağı ve Öksüz Dağı, doğuda ise Göksu Çayı ile çevrelenmiştir.

 

Topoğrafik yapısı nedeniyle Engizek Dağları’nda ulaşım oldukça zordur. Güneyden kuzeye doğru bir duvar gibi yükselen Engizek Dağları’nın kuzeyine oranla güney kısmında eğim daha fazladır. Bu nedenle Doğu-Batı yönünde uzanan dağın üzerinde geçişler, belirli boğazlar üzerinden sağlanmaktadır. Günümüzde Engizek Dağı’na ulaşım sağlayan 15 farklı yol bulunmaktadır. Bu yolların hemen hepsi halk arasında ‘gölük yolu’ olarak bilinen geçmişte yoğun şekilde kullanılmış güzergahlar üzerine kurulmuştur.

 

Coğrafi konum itibarıyla Anadolu-Suriye ve Irak kervan yolunun geçiş güzergahında bulunan Engizek Dağları, geçmişte çok stratejik bir yerdir. Çünkü biri dağın doğu kısmında, diğeri ise batı kısmında olmak üzere Kuzey-Güney yönlü 2 önemli tarihi kervan yolu bulunmaktadır. Tarihi İpek Yolu’nun kollarından birini oluşturan Kayseri-Halep Kervan yolu güzergâhının bir kısmı Engizek Dağları’ndan geçmektedir. Halep-Gaziantep-Kahramanmaraş-Kayseri-Kırşehir-Ankara-Afyon-Kütahya üzerinden İstanbul’a ulaşmaktadır. Dağın batısında "Göç Yolu" olarak bilinen Maraş-Dereli-Yedikuyu-Kılağlı-Kale üzerinden Engizek Dağları’na aşıp Elbistan’a ulaşan bir yol; yaylacılar tarafından kullanılmıştır.

 

Günümüzde kervanlar geçmese de yaylacılar, bu kervan yollarını kullanmaya devam ediyor. Yol güzergâhları büyük ölçüde geçmişteki gölük yolu takip etse de teknolojik imkânları dağın ulaşım biçimi ve araçlarını değiştirmiştir. Atların, katırların, merkeplerin ve develerin yerini traktörler, kamyonetler ve otomobillerin aldığı görülüyor. Nadir de olsa Engizek’te yaylaya çıkan bir atlıya rastlayabilme ihtimaliniz var. Ayran pınarında yayla festivaline halay çeken gençlere de rastlayabilirsiniz.

 

İbrahim Gökburun

 

Evelahir Sayı-7