ATİLA BAŞDEMİR: “CANCIK MAĞARASI İSEVÎLERIN ILK KILISELERINDENDIR.”
Hocam Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaptığımız gezilerimiz sırasında, birçok kaya mezarıyla karşılaşıyoruz. Bazıları restore edilmiş, yanlarına bilgilendirici notlar eklenmiş. Nevşehir’de mesela böyle. Çoğunun ise harap hâlde kaldığını, haklarında hiçbir bilgi verilmediğini görüyoruz. Kahramanmaraş’takiler maalesef böyle. Öncelikle, kaya mezarlarıyla ilgili doğru bilgiye ulaşabileceğimiz kitaplar, kaynak eserler var mı? Hangileridir bunlar?
Literatürde kaya mezarlarıyla ilgili yeterli kaynak mevcuttur. Ancak bu eserler ağırlıkla sadece bir bölgede bulunan mezarları içerir. Bu bölgeler içinde Van çevresinde Urartu kaya mezarları, Batı İç Anadolu’da Frig kaya mezarları ve Antalya-Muğla çevresinde Likya kaya mezarları Türkiye’de en bilinenler olduğu için birçok kaynakta yer alırlar. Birden çok bölgedeki kaya mezarlarını tek eserde analiz eden Nevzat Çevik’in Anadolu’daki Kaya Mimarlığı Örneklerinin Karşılaştırılması ve Kültürler arası Etkileşim Olgusunun Yeniden İrdelenmesi kitabı da bu acıdan önerebileceğim kaynaklar arasındadır.
Kahramanmaraş bölgesindeki anlamak açısından ise; Lykaonia Bölgesi Kaya Mezarları kitabıyla, Kappadokia’da Argaios Dağı Çevresinde Hellenistik-Roma Dönemi Mezarları ve Ölü Kültü kitabı faydalı kaynaklar arasındadır. Çünkü ilimizdeki kaya mezarları stil açısından Kilikya, Kapadokya ve İsauria bölgesindeki kaya mezarlarıyla benzerlikler gösterir.
Evet yurdumuzda bazı kaya mezarları restore edilip, bilgilendirme notları ile ziyarete açıktır. Ancak bunları Türkiye’nin başlıca turizm bölgelerinde görebiliyoruz. Zira yöre halkına iş yaratılması ve ziyaretçilerden gelen gelirler dolayısıyla turizm, ülke ekonomisi için önemli bir kaynaktır. Bu durumda buradaki tarihi eserlerimizin etkin koruma altında olmasını sağlar. Turizm potansiyelinin düşük olduğu bölgelerde tarihi eserlerimiz daha bakımsız durumdadır. Tarihi çevre bilincinin yetersizliği bu yok oluşta en etken rolü oynamaktadır. Tabii kültür varlıklarımızın restorasyonu ve ziyarete açılması için bürokratik zorlukları da göz önünde bulundurmak gerekir. Mesela, özel mülklerde, sahibinin izni olmadan veya kamulaştırma yapılmadan bilimsel kazı ve araştırma yürütmek olanaksızdır. Ayrıca eserlerinin konservasyonu, sürekli bakımlarının sağlanması ve ziyarete açılmaları oldukça maliyetlidir. Oysa bu maliyetlerin yüklenilmesiyle ören yerinden gelecek turizm katma değeri uzun vadede zaten amorti edilebilmektedir. Geri planda kalmış ören yerlerinin önemini fark eden yerel yönetimler artık giderek artan bir politika ile arkeolojik çalışmalara katkı verme eğilimdedirler. Ancak yerel yönetimlerin desteği halen istenilen seviyede değildir.
Kahramanmaraş’ta bilinen, en meşhur kaya mezarları Çukurhisar’da bulunuyor. Çukurhisar kaya mezarlarıyla ilgili kısa bir bilgilendirme yapar mısınız? Kime aittirler? Hangi zamandan kalmışladır?
Evet, ilimizdeki diğer kaya mezarlarına göre Çukurhisar kaya mezarları daha bilinen alandır. Çünkü daha anıtsal bir stille işlenmişlerdir. Çukurhisar kaya mezarları konusunda ilk yerli bilimsel çalışma KSÜ akademisyenleri Oktay Dumankaya ve Özden Ürkmez tarafından yapılmış ve Kahramanmaraş Ansiklopedisinde yayınlanmıştır. Bu mezarlar 5 m² ve 10 m² oda şeklinde tasarlanmış, içlerinde ölünün yatırılacağı klineler oyulmuştur. Bu durum bize bunların aile mezarı olduğunu kanıtlar. Antik Dönemde sıradan halk için değil sosyal tabakadaki seçkin sınıf için yapılmışlardır. Bunun sebebi o dönem için bile inşası pahalı olan mezarlar olmalarıdır. Çukurhisar mezarları hem dış cephelerinde hem de iç kısmında tonoz çatı tarzında oyulmuştur. Bu, Antik Roma tarzıdır. Böylece bunların Anadolu’da Roma egemenliğinin başladığı M.Ö. 1. yüzyıl ile sona erdiği M.S. 5. yüzyıla kadarki bir süreç içinde yapıldığını söyleyebiliriz. Yine de daha spesifik bir tarih vermek gerekirse Roma İmparatorluğunun Anadolu’ya getirdiği barış ortamı ve yükselen refah etkisiyle M.S. 2. yüzyıl ve M.S. 4. yüzyıl tarih aralığında yapılmış olması daha uygundur. Ayrıca tek aile için değil, birkaç yüzyıl boyunca yeni definler için de kullanıldığı kuvvetle muhtemeldir. Bu mezarlar yerel yönetici sınıfı ya da onların yakınlarına ait olabilirler.
Çukurhisar ovası küçük olmasına rağmen Antik dönemde bile boş bırakılacak bir arazi değildir. Bu tip araziler Roma’ya sadakat karşılığında yerel yöneticilerin işletmesine verilebilirdi. Bazen bunlar orduya hizmet etmiş veteran yani emekli askerlere de verilirdi. Dolayısıyla mezarlar bu seçkin gruba aittir. Sütçü İmam Üniversitesinin destek görmesi hâlinde mezarlar üzerindeki yazıtların transkripte edilmesi, araştırma ve kazılarla bu sorulara çok daha net cevap verebiliriz.
Maraş’taki diğer kaya mezarları nerededir? Ulaşılabilir noktalarda mı bunlar? Ve farklı yerlerdeki bu kaya mezarları birbirine benziyor mu, yoksa birbirinden farklı mıdırlar?
İlimizdeki kaya mezarlarından bahsetmeden önce kısaca değinmek istediğim özel bir ören yeri var. Şehrin kuzeyindeki Cancık mağarasını herkes bilir. Aslında buraya Cancık Kilisesi de denir. Ancak burasının Hıristiyanlığın yaygınlaşması ve Kilisesi ile olarak kullanımından önce kaya mezar olma ihtimali vardır. Turizm potansiyeli açısında Kahramanmaraş ilinin en güçlü ören yeri olması mümkündür. Öncelikle şehre yakındır. Bugüne kadar hiç kimse tarafından fark edilmemiş bir potansiyel içermektedir. Burasının Hatay’da Saint Pierre kilisesiyle çağdaş olma ihtimali çok yüksektir. Yani İsevîlerin ilk kilisesi. İlk Hıristiyanlar Roma baskısı nedeniyle daha gizli olan bu tip mağara kiliselerde ibadet ediyorlardı. Trabzon Sümela’daki mağara kilise bu duruma örnek verilebilir. Sümela’nın önündeki manastır çok sonradan yapılmıştır. Cancık Mağarası'nın önünde de sonradan yapılmış bir manastır olduğuna inanıyoruz. Uzman Arkeolog Mehmet Kırkgeçit’in ilimizde yaptığı arkeolojik yüzey araştırmalarında mağaranın önündeki alanda taban mozaikleri olduğu konusunu artık biliyoruz. Benzer şekilde Selçuk ilçesinin Şirince köyündeki Meryem Ana Evi kanıtlanmamış olmasına rağmen kutsal kabul edilip neredeyse bir hac merkezine dönüşmüştür. Oysa Cancık Mağarası bu potansiyeli fazlasıyla barındırmaktadır. Düşünün bir, şehrin içinde her yıl yüzlerce yabancının ziyaret edebileceği bir kutsal alanı. Kent halkının yanı başında büyük fırsat duruyor, sadece fark etmeleri gerekiyor. Kahramanmaraş’ın önemli kaya mezarlarından biri de Pazarcık İlçesinde Kırk Mağaralar’dır. Çukurhisar kaya mezarlarıyla stil olarak farklılık gösterir. Mezarlar dış cepheleri itibariyle Çukurhisar kaya mezarlarına göre daha basit bir işçilikle yapılmışlardır. İçerisi bazen tek bazen çok odalı yapıdadır. Bu yapılarıyla Kommagene Bölgesi kaya mezarlarını andırır. Çok odalı mezar kültürünün kökeni M.Ö. 9.-8. yüzyılda Urartulara kadar dayanır. Ancak Kırk Mağaralar kaya mezarları, Çukurhisar kaya mezarlarıyla aynı döneme tarihlendirilir. Açılmamış mezarlardan gelecek verilerle belki bu tarihleme daha öne bile çekilebilir. Kahramanmaraş Müzesi bu nekropol alanında birçok mezar tespit etti ve kazılara başladı.
Göksun Kazandere mevkiinde iki adet daha kaya mezarı bulunmaktadır. Basında yer alan haberlere göre bu mezarların Hitit Dönemine ait olduğu hakkında haberler yayınlandı. Ancak Hititlerin kültüründe bugüne kadar hiç kaya mezarına rastlanmamıştır. Hititlerde üst sınıftan insanlar için ölü yakma kültürü dediğimiz kreamasyon defin yöntemi vardı.
Bir de bugün merkezde Büğlek Mahallesinde Derdiment Dede olarak anılan ziyaret yeri var. Aslında bu alanda Antik Dönemde büyük bir tapınağın yer aldığına dair arkeolojik izleri görebiliyoruz. Bu alanın hemen kuzeyinde yarı toprağa gömülü kaya mezarları mevcuttur. Bu mezarların geçmişte rahipler için yapıldığını düşünüyorum. Evri Belediyesi sınırları içinde de çok sayıda kaya mezar bulunmaktadır.
Hocam, eski dönemlerde mezarları neden kayalara oymuşlardır? Dikkat çekici başka bir özelliği, bu mezarlar yüksek yerlere yapılmış. Neden?
Bunun birçok nedeni vardır; kayaların yapıları bakımından sağlam, dayanıklı ve korunaklı olmaları durumu onları ideal bir mezar mekânı hâline getiriyor. Ayrıca yerleşim yerlerine yakın olmaları, mezarı hırsızlardan koruma, kişinin ölümden sonra da saygı ile hatırlanması ve ölenin siyasal ve sosyal statüsünün belirgin edilmesi gibi istekler bu nedenler arasındadır.
Kaya mezarlarının tarım toprağının yetersiz olduğu alanlarda araziyi kaybetmemek için kayaya oyulduğu da düşünülür. Ancak Pazarcık Bölgesini ele alırsak bölgenin arazi sorunu olmadığı aşikârdır. Ama yine de kaya mezarlar vardır. Bu nedenle ben kaya mezarlarının ölümden sonra da sürekli hatırlanabilmek için anıtsal olarak yapıldığını düşünüyorum.
Eklemek istediğim bir husus da dini inanç sisteminde kayanın önemli yer tutmasıdır. Çünkü insanoğlu kaya mağaraları doğada sığınma yeri olarak kullanırken bunun yaratıcının bir hediyesi gibi görmüş olmalılar. Bu durum zamanla Tanrı olgusunun kayada hissedilmesine yol açmış olmalıdır.
Kaya mezarları, herkes için yapılır mıydı? Yoksa sadece krallara özel midirler?
Dalyan Kaunos Bölgesindeki kaya mezarları görkemleri itibariyle yerel krallara ait olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Ancak krallardan sonra gelen aristokrat sınıfı için de bu tip mezarlar yapılmaktaydı. Ayrıca belirli bir zenginliğe sahip olanların da yaptırdığı düşünülebilir. Rahipler de toplumda kendilerini ayrıcalıklı gördüklerinden bu tip mezarlara defnediliyorlardı. Genelde kaya mezarlarındaki yazıtlardan kim için yapıldığı da anlaşılabilir.
Kaya mezarlarının turizm, antropoloji, arkeoloji, sosyoloji ve tarih açısından önemi nedir? Bunlardan nasıl istifade edilir?
Ülkemizde Nevşehir Bölgesi, Dalyan Kaya Mezarları ve Amasya Kral Mezarları gibi bilinen kaya mezarlarının turizm açısından belirli bir ziyaretçi çekme cazibesi var. Fakat bunlar istisnai bölgeler, birçok bölgede kaya mezarları tek başına ziyaretçi çekmede yeterli değil. İnsanlar buraları bir antik kentin yanı başında ise daha çok ziyaret ediyor. Kaya mezarları tarih ve arkeoloji açısından bize açıklayıcı bilgiler verebilir. Örneğin bir bölgede bulunmaları orasının yönetim merkezi veya geçmişte varlıklı insanların yaşadığı yorumunu yapmamıza katkı sağlar. Kazı sonucu bir kaya mezarından elde edilen kemiklerle dönem insanın akrabalık ilişkisi, hastalıkları, nasıl bir hayat geçirdiği hakkında birçok veriye ulaşabilirsiniz.
İnsanoğlunun duygu ve düşünce yönünden aslında hiç değişmediğini kaya mezarları bize anlatmaktadır. Ölümden sonra cesedi koruma isteği, kişinin adının kendisinden sonra da anılmasını istemesi ve kendilerinin toplumdan farklı olduklarını ifade biçimi olan kaya mezarları, yaşanan bu duyguların kanıtıdır.
Söyleşi: Elif Naz Baykuş
Evelâhir Sayı - 20