BİR TURİZM CENNETİ: TEKİR

 

Tekir’de yazlıkçılar baharın müjdecisidir sanki. Cumartesi, pazar günleri gezmeye gelenlere öğrenci grupları da eklendiği zaman nüfus yoğunluğu burada zirve yapar. Arkıt Çayı, Buhâdar’ın Gözü, Yeşilgöz, Evlen Pınarı su kaynaklarının çıktığı yerlerdir.

 

“Hoş geldin Elbistanlı/ Güle güle Afşinli/ Gene buyur Kayserili” diye bir anons duyarsanız eğer, bilin ki burası Tekir’dir. Eski Valilerinden Necmettin Karaduman’ın yaptırdığı çeşmeye koşarsınız. Ya da yolun altında büyük bir değirmen taşına benzeyen taşın üzerinden fışkıran buz gibi soğuk sulara uzanır elleriniz.

 

Daha çektiğiniz ilk yudumda çam havasının serinliğini hisseder ve damaklarınızda sanki kenger, beze, ışkın ve dağ karanfillerinin aromalarını tatmış gibi olursunuz. Dinginliğiniz ve yaşama arzunuz damarlarınızda alyuvarlarınız olur yeniden.

 

Lokantaların içinde müşterilerini memnun etmek için dört dönen garsonların temposu, durumdan memnun bakışlarla hareketliliği seyreden patronun dudaklarındaki hafif tebessümle noktalanır. Dışarıda geziniyorsanız, çeşme yanlarına tezgâhlanmış, mevsimine göre değişen meyveleri satmaya çalışan satıcıların samimiyetlerinden şüphe etmezsiniz. Yanı başındaki çınar altı çay ocağının demli ve taze olan çayı sizde olmadığı kadar bir çay içme arzusunu tetikler. Otuz dakikalık bir zamanın nasıl geçtiğini bilemezsiniz. Yapılan anons belki de zamanın kısalığına ilk karşı çıkışınız olur.

 

Kiraz, yanı başında duran çilek uyanan doğanın ve hareketliliğin müjdecisidir. Belli ki daha önce görmüş ya da görmemiş binlerce insana yeniden ev sahipliliğine hazırlanan Tekir’de her şey tamam demektir.

 

Ama bir de aksini düşünürsek siyah ve iri taneli mahrabaşı üzümleri, sararmış iri ayvaların yanında yerini almışsa işler tersine dönmüş demektir. Belli ki yolun yarısını işgal eden biçerdöverler kuzeye, koyun bağırtıları gelen kamyonlar güneye gitmek için yola dizilmişlerse sizin odun ve kömür derdine çoktan düşmeniz gerekir. Bir de Koyun Oluğu ve Keş Dağı üzerinden gelen siyah bulutlara dikkat etmek gerekir. Tarlada saman, damda tarhana sergisi olanların vay hâline!

 

Çok seçenekli oturak merkezleri vardır Tekir’de. Allah’ın bölge halkına armağanı olan birbirinden güzel doğa harikası yerler. Ama iç kısımlarda kaldığı için yol boyundan gelip geçenler, buraları pek bilmezler. 1050 olan rakımı, etrafını saran dağlarda daha da yükselmektedir. En yüksek rakım 2500’dür.

 

Her yaylanın suyu, havası ve bitki örtüsü birbirinden farklıdır. Bazıları ardıç türleriyle kaplıyken; diğerlerinde kamalak, mezdag ve çam vardır. Özellikle küçük boyda meşelerin ve hoş kokulu tespi çiçekleriyle kaplı yörepler küçük baş hayvanların çok sevdiği mekânlardır. Yaylanın düz yerlerinde ve yöreplerde baharla açan rengârenk çiçeklerin yanında keven, yonca, karabuğday ve adını sayamadığımız bin bir çeşit bitki örtüsüne rastlamak mümkündür.

 

Kenger, Mezgit, İçer Dağı, Bayram Ovası, Cürcür, Zehter, Keş Dağı, Tansır ve Karalık yaylaları Tekir’in etrafındaki dağların yaylalarıdır. Bu dağlar sırasıyla Deli Höbek, Keş Dağı, Koyun Oluğu, Feslik, Armut Ücesi, Harmankaya, İçer Dağı, Kaman Dağı’dır. Hatta bir dizemde: “Deli Höbek’ten Koyun Oluğuna kar basar/ Hetikle yürür insanlar, Kışlalara dal basar,” dememin sebebi, iki dağın hem yüksek, hem de karşı karşıya olmasındandır. En fazla kar Tekir’e yağar. Bunda belki de etrafının yüksek dağlarla çevrili olmasının etkisi büyüktür. Yağmur, kar derken çığ düşüp de yolların kapanması da ayrı bir olaydır.

 

Turizm Cenneti

 

Tekir’de yazlıkçılar baharın müjdecisidir sanki. Cumartesi, pazar günleri gezmeye gelenlere öğrenci grupları da eklendiği zaman nüfus yoğunluğu burada zirve yapar. Arkıt Çayı, Buhâdar’ın Gözü, Yeşilgöz, Evlen Pınarı su kaynaklarının çıktığı yerlerdir. Aynı zamanda oturak merkezleri olup, bunlara lokantaları da ekleyebilirsin. Bölge aynı zamanda söğüt altı, çınar, çam ve ardıç gibi değişik ağaç gölgeleri olan bir zenginlikle karşılar misafirlerini.

 

Yeşilgöz

 

Yeşilgöz Tekir merkezine dört beş kilometre uzaklıkta olup; merkezin kuzeydoğusuna düşmektedir. Yeşilgöz’ün derinliğiyle ilgili çeşitli bilimsel araştırmalar yapılmıştır. 2008 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Su Altı Topluluğu ile Anadolu Speleoloji Grubu Derneği (ASPEG) ve daha sonra Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Su Altı Arama ve Kurtarma Ekibi dalışlar yapmışlar ama belli bir sonuç alamamışlardır.  Sadece 20 metre derinliğe inildiğini; suyun çok net ve berrak olduğunu söylemişlerdir. Daha sonra derinlik 47.5 metreye ulaştığında eğimli olarak 135 metre gidildiğini ve orada çok güzel bir mağaranın olduğundan bahsetmişlerdir. Suyu Keş Dağı’ndan gelmektedir. Suyunun masmavi bir görünümü vardır. Su hem çok berrak, hem de buz gibi soğuktur. Büyüleyici bir görüntüsü vardır.

 

Buhadar’ın Gözü

 

Yine merkeze uzaklığı 4-5 km. olan bir mesafededir. Tekir suyunu meydana getiren kollardan biridir. Rakım olarak Yeşilgöz’den daha yüksek bir konumdadır. Sulama ve Alabalık üretim çiftliğine kullanılır. Çiftlik kapasite bakımından Türkiye’nin sayılı çiftliklerinden biridir. Hem pişirilip servis yapıldığı gibi, toptan ve perakende satışlarda yapılmaktadır. Üretim bakımından Tekir’in önemli kaynaklarından biridir.

 

Arkıt Çayı

 

Arkıt Çayı’nın da merkeze uzaklığı tahminen 2-3 km. kadardır. Tekir’in merkezde yapılanmaya başladığından beri Tekir’i Tekir yapan en büyük etkenlerden biri olmuştur. Lokantalara çekilen su ve meydandaki su içmek ya da suyu doldurup evlere götürmek olmazsa olmazı olmuş yolcuların. Günümüzde Tekir merkez ve çevresindeki içme suyunun yüzde 70’i şehir şebeke sistemiyle Arkıt Çayı tarafından karşılanmaktadır.

 

Kazanılan Değer

 

2019 Yılında Zekeriya Çakabey’in davetiyle yazar, şair ve ressamlarımızdan sekiz kişi, Tekir’deki bahçesine gittiler. H.Ali Özturan, Yalçın Yücel, Hanifi Yılmaz, Salman Kapanoğlu, Tayyip Atmaca, Yasin Mortaş, Ali İhsan Kekeç, Ahmet İhsan Arslantürk ve ev sahibi durumunda Zekeriya Çakabey’in kardeşleri, Arif Çaka, Nuri Çaka, Faruk Çaka ve Hidayet Çaka hep yanında oldular. Yasin Mortaş’ın fotoğraflamasıyla yaşlı çınara Hanifi Yılmaz tarafından “Şairler Çınarı,” adı verildi. Gelenlerin ismi bir levhaya yazıldı. Çınara asmak üzere ikinci bir etkinlik için tekrar Tekir’e gidildi. İl Milli Eğitim Müdürü Cemal Yılmaz Bey, İl Kültür ve Turizm Müdürü Seydihan Küçükdağlı, Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Duran Doğan, şair ve yazarlardan oluşan yirmi sekiz kişilik bir grupla hem levha yerine takıldı hem de muhteşem bir şiir dinletisi yapıldı. O yüzden ben diyorum ki: Güzellikler güzel insanlarla anlam kazanır.

 

Zekeriya Çakabey

 

Evelahir Sayı-5