ÇÜNKÜ SÖZÜMÜZ VAR

 

Bilindiği üzere Kahramanmaraş denilince akla ilk kahramanlığı, ikincisiyse edebiyatçılığı gelir. Edebiyatçılarından kastımız sadece çok sayıda Kahramanmaraşlı şair, hikâyeci, denemeci veya mütefekkirin olması değildir. Kahramanmaraşlı yazarlar Türk edebiyat tarihinde “Maraş Ekolü” diye isimlendirilen akımın, hareketin, oluşumun temsilcileridir. Bunun sebebi; onların Türk edebiyat tarihine münferit değil, toplu hâlde hareket ederek ortak bir bilinç, sanat anlayışı, estetik ve dünya görüşü getirmeleridir. Bu hareket, Türkiye’nin dört bir tarafından yazarları nesiller boyunca etkilemiştir. Kahramanmaraş’ta çıkarılan Hamle, Dolunay ve İkindiyazıları dergileri, “Maraş Ekolü”nün açık delilleri arasındadır. Sonrasında Edebiyat ve Mavera dergilerini hatırlamalıyız. Dergicilik; toplu hareket, ortak bilinç ve estetik anlayışı demektir. Kahramanmaraşlı edebiyatçılar çıkardıkları bu dergilerle “Maraş Ekolü” diye ün salan ortak anlayışı oluşturmuşlardır.

 

Bu yıl Kahramanmaraş, 12 Şubat Kurtuluş Bayramını kutlayamadı. Oysa yüzlerce program planlamıştık. Çok da kalmamıştı bayramımıza. 6 Şubat günü, ilk etkinliğimizi yapacak, sonraki etkinliklerimizin hazırlıklarını da tamamlayacaktık. Kısmet değilmiş. 6 Şubat günü, saat 04.17’de meydana gelen deprem, sadece binalarımızı yıkmakla kalmadı, binlerce hemşehrimizi de alıp götürdü. 6 Şubat’ta daha birinci depremin yıkıntılarının şokunu atlatamamışken, ikinci büyük deprem oldu. İlki Pazarcık, ikincisi Elbistan merkezliydi. Fazla ayrıntıya girerek konuyu dağıtmak istemiyorum. 6 Şubat’ta Kahramanmaraş, tarihinin en büyük sınavını vermekteydi. Bu sınav, sadece Kahramanmaraş’ın değildi. Kahramanmaraş’ın çevresindeki on il de buna dahildi. Dolayısıyla Türkiye, tarihinin en büyük felaketiyle karşı karşıyaydı.

 

2023 yılının 12 Şubat Bayramı içimizde bir ukde olarak kaldı. Kahramanmaraşlı 1920 yılında gösterdiği azmi, mücadeleyi, diğerkamlığı 2023 yılında da gösterecek ve bu şehri yeniden, sil baştan imar edip ayağa kaldıracak. Buna inancımız tam! Bu inancımızı beslemek, herkese anlatmak, azmimize azim katmak derdindeyiz. İşte bu noktada edebiyat ve düşünce, diğer ifadeyle “söz” devreye giriyor. Koca şair Yunus Emre’nin deyişiyle: “Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı/ Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz”. Sözün gücüne inanıyoruz. Söz bir yerde tanıktır yaşadıklarımıza. Diğer yerde yansıcıdır bütün yaşadıklarımızın. Başka bir yönden söz kalbe ulaşır ve onu kavi tutar. Söz, iz bırakır insanda. Söz tarih için arşiv değeri taşır. Söz iyileştirir. Söz, ikna eder. Söz dinç tutar düşüncelerimizi. Ve Kahramanmaraşlı için söz, hayattır, sazının telidir, şanlı bayrağının yıldızıdır, var oluşudur. Söz ustalarıyla doludur Kahramanmaraş’ın tarihi. Dertlerimizi söze dökmüşüz; onlar şiir olmuş, hikâye olmuş, türkü olmuştur. Bu yüzden şehirler arasında, “‘Söz’ü olan bir şehir var mıdır?” diye sorulunca, Kahramanmaraş ilk akla gelecek şehirdir.

 

Deprem dolayısıyla 12 Şubat Bayramını kutlayamadık ama iki yıldır kesintisiz çıkardığımız, Türkiye’nin bütün kütüphanelerine, derneklerine, üniversitelerine, yazarlarına Kahramanmaraş’ın “söz”ünü taşıyan Evelâhir, Yitiksöz, Müşterek ve Berdücesi dergilerimizin yayınını durdurmayalım; Kahramanmaraşlı yine derdini, kıvancını, azmini, mücadelesini, ümidini söze döksün, sözle yaşatsın, sözüyle var olsun diye düşündük. Söz, çünkü pes etmediğimizi, mücadele ettiğimizi gösterecek. Söz, çünkü Allah’tan (cc) ümit kesilmeyeceğini, Kahramanmaraşlıların da Allah’tan (cc) ümit kesmediğini dile getirecek. Bu söz, önce Allah’a (cc) yöneliktir. Rabb'im inşallah dergilerimizde yer alan bütün ürünleri birer hayırlı dua olarak kabul eder. Sonrasında ise sözümüz 6 Şubat’tan bugüne şehrimize gelip bize kol kanat geren, elinden gelen yardımı esirgemeyen Devletimiz, AFAD, Kızılay, Belediyeler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar ve dernekler, diğer resmî kurumlar ve bütün dostlarımıza, Türkiye’nin her şehrinden, köşesinden acımıza ortak olan, kaygılarımızı paylaşan gönüldaşlarımıza yönelik olacak. Nasıl ki Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Abdurrahim Karakoç, Aşık Mahzuni Şerif ve daha yüzlerce kıymetli Maraşlı edip zamanında söz olup, Kahramanmaraşlının kah şiirini yazdılar kah hikâyesini anlattılar, bugün de onların evlatları edebiyatçılar, söz olup Kahramanmaraş’ı anlatacak, Kahramanmaraş’la ağlayıp sevinecek.

 

Dergilerimizin yayınına ara vermeme kararını alırken birçok noktayı düşündük ve hesaba kattık. Benzer düşünceler, Kahramanmaraş’ın UNESCO Dünya Edebiyat Şehri başvurusu çalışmaları için de geçerlidir. Mesela şehrin yeniden düzenlenmesi, tarihi eserlerinin restorasyonu, hasar tespiti, proje geliştirme gibi yapılacak çok iş var. Bu işin ucundan bucağından tutmuş insanlar olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bırakmayacağız da. Şunu da biliyoruz: Evet, yaramız çok taze. Olaylara soğukkanlı bakmak için gerekli olan olayla iç dünyamız arasındaki mesafe oluşmadı henüz. Bunun için belki bir yıl, belki de on yıl gerekli. Fakat şunu da gayet iyi biliyoruz: Sıcağı sıcağına kayıt altına alınması gereken acılar yaşıyoruz. Bu duyguları yitirmeden, bütün dağınıklığı, harareti, ıstırap yüklülüğü, gözyaşı tufanı içinde ne çıkarsa elimizden, yüreğimizden ve zihnimizden, bunları kaybolmadan, soğumadan, bütün lekesizliği ve sızısıyla tarihe bir kayıt düşmek, iz bırakmak istiyoruz. Bunun ne kadar kıymetli bir çalışma olduğunu, depremden belki elli yıl sonra, depremi merak edenler daha iyi anlayacaklardır.

 

Yazmak bir var oluş biçimidir. Bunu yine en iyi Kahramanmaraşlı yazarda görebiliriz. Kahramanmaraşlı için söz; harekettir, tepkidir, duadır, aşktır, yakarıştır, ümittir, yaşayıştır. Kahramanmaraş’ın her köşesinden şair çıkar. İlçeleri de dahil ederek belirtiyorum bunu. Nurhak’a gidin bu söz türkü olur, çınlar kulaklarımızda. Ekinözü’nde şiir olur. Afşin’de destan, Elbistan’da ağıt olur. Çağlayancerit’te, Göksun’da, Andırın’da ninni olur. Diyoruz ya, Kahramanmaraşlı yüreklidir, kahramandır, fedakârdır; onlar, şehrini yeniden ayağa kaldıracaklar. Bu da bir var oluş mücadelesidir. Kendine özgü değerleri kaybetmeden, şehri yeniden kuracaklar. Yazmak, Kahramanmaraşlı için bu mücadelenin diğer bir boyutunu oluşturur. Yazarak var olacağız, söze bürünerek, söze sığınarak, söz olup çırpınarak… Yazmak, bizim için daha derin düşünmemizin diğer anlamıdır. Yazmak, belki de deprem dolayısıyla yaşadığımız yıkımla daha sağlıklı hesaplaşmamızı, geleceğimizi bu hesaplaşmadan çıkaracağımız derslerle daha güzel kurmamızı olanaklı kılar.

 

Hem Evelâhir hem de Yitiksöz ve Berdücesi dergilerimiz için yüzlerce edebiyatçıya, araştırmacıya ulaştık. Hepsi de dergilerin çıkışının devam etmesi yönündeki kararımızı onayladı ve bundan duydukları sevinci dile getirdiler. Kimden yazı istediysek, sağ olsunlar bizi geri çevirmediler. Onların şehrin dışından bakışları da deprem sayımız için önemliydi. Sonrasında, yardım için Kahramanmaraş’a gelmiş kişilere başvurduk. Onların tanıklıkları da hayati değerdeydi. Fakat bir de depremi yaşamış kalem sahipleri vardı. Depremin etkisini belki de en çok onların satırlarından okuyacaksınız. Bunların arasında usta kalemler de var, yazı hayatına henüz yeni başlamış kalemler de. Hepsi de tarihi bir ana şahit oldular ve bu şahitliklerini, gelecek kuşaklar için kayıt altına aldılar. Eminim siz de bu yazıları okurken, bizim dergiyi yayına hazırlarken duygulandığımız, zaman zaman gözyaşlarımıza hakim olamadığımız gibi duygulanacak ve gözyaşlarınızı durduramayacaksınız. Dergilerimiz daim olsun, daha nice sayılara ulaşsın. Evelâhir ve Yitiksöz dergilerimizin yeni sayılarını deprem konusuna ayırdık. Evelâhir’in bu sayısında kaybettiğimiz edebiyatçılarımızı ve araştırmacı yazarlarımızı, onları yakından tanıyan kişilere anlattırdık. Biliyoruz, yakın arkadaşına, henüz yarası tazeyken dostunu, hocasını, belki üstadını yazdırmak zordur, okuyan için de elem vericidir.  Bu işin üstesinden gelen bütün yazar arkadaşlara teşekkür ederim. Depremde kaybettiğimiz Büyükşehir Belediyesi personellerini yani çalışma arkadaşlarımızı da unutmadık. Hepsinin de mekanları cennet olsun. Yaşar Alparslan, Oğuz Paköz, Ahmet Doğan İlbey, Ferhat Ağca, Fazlı Bayram, Recep Şükrü Güngör, Ercan Kozanoğlu, İdil Övgün, Fatma Vişne, Abdulkadir Özkan gibi Kahramanmaraş kültürüne hizmet etmiş, katkıda bulunmuş edebiyatçı ve araştırmacı yazarlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Depremde 50 bini aşkın insanımızı kaybettik. Kahramanmaraş’ın komşu illeri Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye, Adana ve Diyarbakır’a da buradan geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Kaybettiğimiz bütün canlara Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.

 

Duran Doğan 

 

Evelahir Sayı-15