DÖRT MARAŞ GÜZELLEMESİ
Kahramanmaraş için “şiirin şehri” tabirini kullandığımızda kimi zaman yadırganıyoruz. Oysa hangi şehre dair, üstelik aynı yıl içinde dört adet şiir kitabı yayımlanmıştır?
Kahramanmaraş, şairin kaleminde şiire dökülmüş güzide bir şehirdir. Gülten Akın’ın Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı, Oğuz Paköz’ün Maraş Destanı, Nihat Yücel’in Utku Türküleri/Maraş Destanı, Ramazan Avcı’nın Şairlerin Dilinden Maraş, Cemil Çiftçi’nin Maraşlı Şairler Yazarlar Alimler kitapları ilk akla gelen kitaplardır. İsimleri zikretmeye bu yazının sınırlarından dolayı yer veremediğimiz nice yazı ustası şehrimizi kaleme aldı ve içindeki hazineleri keşfetmemizde bize yol gösterici oldu.
Yazımızın konusunu, son yıllarda Kahramanmaraş’ı şiirleriyle ele alıp dile getirmiş olan Hüseyin Burak Us’un Maraş Gözel’i, Yasin Mortaş’ın Maraş Saati, Mehmet Mortaş’ın Maraş’tan Madrid’e’si ve Tacettin Şimşek’in Aşkım Var Edem/Maraş Rubaileri adlı kitaplarıdır. Bakalım yeni şairlerimiz Maraş’ımıza nasıl bakmışlar, şehrimize neler söylemişler? Şairin şehirden beklediği kadar şehrin de şairden beklediği vardır. Şairlerimiz şehrimize hangi dizeleri armağan etmişler, bunu görmek için şiir coğrafyalarında yolculuğa çıkalım.
Maraş Gözeli
Hüseyin Burak Us Eylül 2022’de yayımlanan Maraş Gözeli kitabında şehrin coğrafyasını ele alıyor ve Maraş’ımıza güzellemeler diziyor. Şair bir çağlayan gibi heyecanla Maraş sevgisini dile getiriyor. Maraş’ı bir güzele benzeterek kaleme aldığı şiirlerinde Maraş’la bağı bulunan bütün şairlere, şiirlere telmihte bulunuyor. Maraş Gözel’i kitabının şiirleri yer yer Erdem Beyazıt coşkusu verirken, yer yer Sezai Karakoç derinliği sunuyor. Bazı dizelerinde Necip Fazıl rüzgârı eserken bazı dizelerinde de Cahit Zarifoğlu gizemi sırlanıyor. Şehrin caddeleri, sokakları, yokuşları, dağları, tepeleri ile şiire dökülmesi bir şehrin bahtiyarlığıdır. Maraş’ın şairler yöresi olarak dile gelmeyen bölgesi kalmamıştır. Her köşesinden bir şair çıkan şehrin bu denli dile getirilmesine şaşmamak gerek. Sezai Karakoç’un “Mona Roza” şiirinin Maraş’a uyarlanması olarak da görülebilecek bu eser bir şairin ustayı taklidi olarak da okunabilir: “çağıltılarla doldurdum ceplerimi/ buradan öte yol yok/ anla beni Maraş gözeli”. Hayatın her alanında olduğu gibi sanatların en yücesi şiirde de ustayı taklit etmek en güvenli yollardan biri olarak görülmektedir. Ustanın izinden gidilir ve sonra kendi izini oluşturma çabası başlar. Burak Us, diğer eserlerinde bu çabasını ispatlamış ve şiirde kendi yolunu, tarzını çizmiş bir şairdir: “Beni bir sen tamamlardın oysa”, “Tarayacağım şiirimle/ Şarkılaşan saçlarını”, “Adını anınca/ Hayat duruyor boğazıma”, “Gelirken kaç çiçeğin ahını aldım”.
Hüseyin Burak Us, Maraş Gözeli eserinde hayali bir sevgiliyle konuşurken, ona aşkını ilan ederken, onun peşinden ağıtlar yakarken aslında Maraş’a aşkını ilan etmektedir. Duygusal yoğunluğu şairane bir hayalle kurulan dünya oluşturarak kuşlarla, böceklerle, çiçeklerle, yer-gök-denizle ayakları yere basmayan bir aşığın hayatına kurulmuştur. Bütün dizeler boyunca sevgiliye yalvaran şair sonunda sonsuza kadar bekleyeceğini dile getirerek aşk merdiveninin son basamağına ulaşmış ve kitabı şöyle tamamlamıştır: “Buyum kısa işte bak bu kadar/ Ama yeter seni beklemeye/ Sonsuza kadar”.
Maraş Saati
1967 doğumlu Yasin Mortaş şiirlerini 1997 yılında Güvercin Vadisi Şiirleri adlı kitapta bir araya getirdi, ulusal ve uluslararası şiir etkinliklerine katıldı, ödüller aldı. Aynı zamanda şair, fotoğraf sanatıyla da uğraşmış ve birçok fotoğraf sergisi açmıştır. Bunların yanında öyküyle de ilgilendi. Ekim 2021’de ikinci kitabı olan Maraş Saati’ni çıkardı. Yasin Mortaş kendine has bir üslupla şiirler yazan özgün bir şairdir. Ömer Yalçınova’nın deyişi ile Bahaettin Karakoç’un yanındaki siyah giysili adamdır. Bahaettin ustanın yıllarca çıraklığını yaptı. Onu arabayla getirip götürmekten tutun dağlarda gezdirmeye, hastanede tedavi ettirmeye, imza günlerine götürmeye kadar bütün hizmetini gördü. Bu arada kendi şiir gergefini örmeyi sürdürdü. Ustanın yanında, etkisinde eser oluşturmak yetenek işi. Yasin Mortaş, ustasının gölgesinde iken bile kendi gölgesini oluşturabilmiştir. Şiiri coşkun bir ırmak gibi akar. Mısraları, sonu gelmeyen çağlayanlar gibi okuyucuda derin nefes almalara yol açıyor. Maraş Saati kitabında Mustafa Pınarbaşı’nın hatıraları ile dolu mısraları okurken, Bahattin Karakoç tesirinde oluşturulan dünyayı gözlemlerken şairin özel hayatının da şiire dahil olduğunu görürüz. Aslında Yasin Mortaş şiirle yaşayan, şiirle var olan bir şairdir. Fotoğrafları da öyküleri de şiirinin bir parçasıdır. O her yönüyle “haza şair”dir. İnsanlarla konuşurken bakışları, gülüşleri de bir şiirdir.
Şiir adamın kaleminden çıkan Maraş Saati kitabı dört ana bölümden oluşmaktadır: “Yeryüzü Saatleri”, “Bedesten Saati”, “Maraş’ı Ağlatan İthaflar”, “Mensur Ağıtlar”. “Yeryüzü Saatleri” bölümünde Maraş coğrafyası ele alınmakta ve dağları, tepeleri, ırmakları, ovaları, çiçekleri, böcekleri, kahramanları, zaferleriyle şehrin varoluş tarihi anlatılmaktadır. “Ökkeş”e seslenişlerle şehre damgasını vuran sahabilerden Ukkaşe Hazretleri'nin burada yaşayanlara ne kadar tesir ettiğini göstermektedir. Bu bölümde “Mağara Saati” adı altında yedi uyurları ele alırken “Dağ Saati” başlığıyla da Bahattin Karakoç’la gezdiği, fotoğrafladığı Maraş dağlarını işlemektedir. “Bedesten Saati” adıyla yazdığı bölümde de çarşıyı ele almaktadır. “Maraş’ı Ağlatan İthaflar” bölümünde Maraş’ta yaşayıp vefat eden sanat adamlarına işaret etmektedir. Mesela Bahattin Karakoç’a ağıtlar dikkat çekmektedir: “seni/ bekledim/ şiir durağında” dizeleriyle ona hasretini dile getirmektedir. Mustafa Pınarbaşı’nın genç yaşta vefatı onu çok etkilemiştir. “Batıpark’ta/ kuşlara şiir içirirdik”, “yine bir şiir kasırgası/ gibi geldi Mustafa”, “ve sözleşmen yeni değildir gitmeye dair”. Akif Baltutan, Mehmet Gemci, Cahit Zarifoğlu, Muhsin Yazıcıoğlu gibi Maraş’la gönül ve coğrafya bağı bulunan şahsiyetlere ağıtlarla seslenmiş, şiir diliyle onların gidişine ağlamıştır. “Mensur Ağıtlar” bölümünde de Maraşlı yazar ve şairlerden Karakoç ve Şevket Bulut gibi birkaç isme duyulan özlem dile getirilmiştir: “gözyaşı odalarına/ söz kur su oldu karakoç’um/ yağdıkça yandı ateş”. Maraş Saati şiirleri Maraş bilgileri kitabı olarak da okunabilir. Buraya özgü tarih, kahramanlar, yer isimleri, özel isimler, yöreye ait sözler, dağlar, ovalar, ırmaklar… Bu eseri tam anlamıyla anlayabilmek için Maraş ansiklopedisini iyi bilmek gerekiyor. Şair burada okurunu yaşadığı şehri bilmeye çağırıyor. Nefes aldığım şu mübarek toprağın her karışı şehit kanıyla sulanırken, her adımı da kahraman nidasıyla inlemiştir. Maraş Saati, Maraş gezintisine çıkarıp yaşadığımız yeri öğretiyor.
Maraş’tan Madrid’e
1969 doğumlu şair şiirlerini 2009’da Gölge Boyu Irmak eserinde bir araya getirdi. Eylül 2022’de Maraş’tan Madrid’e kitabı yayımlanan şair aynı zamanda deneme yazarıdır. Sosyoloji ile de ilgilenen Mortaş’ın şiirlerini ve denemelerini süreli yayınlarda görmekteyiz. Maraş’tan Madrid’e kitabı “Rosshalde” isimli tek bölümden meydana gelmektedir. Bu kitaptaki şiirlerde Maraş doğuyu, Madrid batıyı temsil etmektedir. Şairin bakış açısına göre batı dış, doğu özdür. Maraş ruh, Madrid bedendir. Şair yeni bir bakış açısı oluşturmaya çalıştığını kitabını girişinde “Dünyayı arkana al ve bu şiiri oku Rosshalde” diyerek ifade etmektedir. “Ancak gözleri dizlerimin dermanı/Kıyamete Rosshalde kala bekliyorum/İçime dök denizi kalbim kurusun/sönmeyen ataş Rosshalde”. Rosshalde’ı merak ediyoruz haliyle. Rosshalde dünyaca ünlü roman yazarı Hermann Hesse’in bir ressamın hayatını ele aldığı eseri. Aynı zamanda yaşadığı malikânenin de adı. Hüzünlü bir hayat hikâyesini anlatan bu romanı Hermann Hesse, 1914'te yazmıştır. Yazar kendi hayatını da anlattığı bu romanda sanatçının evliliği konusunu ele almıştır. Ressam, piyanist karısı ve onları birbirine bağlayan tek unsur olan oğulları bir malikânede yaşarlar. Lakin küçük oğul Pierre amansız hastalık sebebiyle ölünce aile dağılır. Baba, sanat uğruna Hindistan’a, anne büyük oğluyla kim bilir nereye... Hikâye gerçekten çok hüzünlü. Rosshalde romanından esintilerle şiirler kaleme alan Mortaş, kitabın genelinde yönünü batıdan doğuya dönen bir sanatçı profili çizmektedir: “Uzasın Akdeniz’in iki yakasına/ Kalplerin durgun sularına/ Bu yüzden Maraş’tadır/ Şiire sığınan çocuklar”. Dizelerini felsefi bilgelikle süsleyen şair, okurunu bir düşünce dünyasına çekmeye çalışmaktadır. Bir fikri dayatmadan düşünmeye çağırmakta ve okuruna yeni bir dünya kurma çağrısı yapmaktadır. Tarihin belli başlı olaylarına işaret ederek okuru düşünceye sevk etmektedir: “Ve yanarken mum/ Batının susuzluğuyla/ Bir Endülüs ölümü gibi/ Halatı kopar rüzgârın”.
Maraş’tan Madrid'e eserini yer yer bir felsefe yer yer bir tarih yer yer de bir coğrafya kitabı olarak okumak mümkün. Şair Mortaş, doğuyu ayakta tutan unsurun batıyı da ayakta tutacağını vurgulayarak sonlandırır eserini: “Duyguların dua girişiyle başladım/ Kümbette unuttuğum şiir hayalimdeydi/ Ancak Hayyam’a sunduğun/ son şiir kurtarır/ Madrid’i/ Avrupa’yı”
Aşkım Var Edem/Maraş Rubaileri
1961 Gümüşhane doğumlu Tacettin Şimşek, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdikten sonra Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne araştırma görevlisi olarak girdi. Öğretim üyesi olarak bu görevini sürdürmektedir.
Askerliğini Kahramanmaraş’ta yapan Tacettin Şimşek hem bu şehrin havasını solumanın hem de bu şehrin şairlerinden beslenmenin karşılığında bir vefa borcu olarak sevgisini, özlemini dizelerle dile getirmiştir. Kitabın ilk bölümü “Karakalem Resimler”, ikinci bölümü “Simgeler Geçidi”, üçüncü bölümü ise “Çehreler Albümü” adını taşımaktadır. Şair ilk bölümde Maraş portresi çizmeye çalışmıştır. Maraş’ın çarşı pazarından başlayıp şehrin önemli mekanlarını, maddi ve manevi geleneklerini, kültürel ögelerini dizelerle şiire dökmüştür. İkinci bölümde Maraş’ı simgeleyen unsurları şiirleştirmiş: “Kale”, “Senem Ayşe”, “Meyrik”, “Madalya”, “Katip Han”, “Ulu Camii”, “Malik Ejder”… Üçüncü bölümde de önemli şahsiyetleri şiirle ifade etmeye çalışmıştır: “Sümbülzade Vehbi”, “Karakoç” gibi şairlerden günümüzde yaşayan şairlere kadar birçok ismi dile getirmiştir. Şairin bu tavrı Maraş’ın yaşayan bir edebiyat şehri olduğunu göstermektedir. Her sokağında, caddesinde şair yaşayan bir şehirdir Maraş. Kurumlarında, kuruluşlarında da şair ve yazar barındırmaktadır. Tacettin Şimşek vefa borcunu ifade ederek ele aldığı kitabını “Maraş’a Özlem” başlıklı şiirinde “Aşkım var edem/ dilimde hüznüm var edem/ Akşam yele verdikçe/ sabah başlar edem/ Özler dururum/ sende geçen günlerimi/ Hasret sızısından/ beni kurtar edem” dizeleriyle tamamlamıştır. Biz de Kahramanmaraş’ın bir kalemi olarak Tacettin Şimşek’e şehrimiz adına teşekkür ediyor, minnet duygularımızı dile getiriyoruz.
Recep Şükrü Güngör
Evelâhir Sayı - 13