HACI MUSTAFA ÖZ: “GEÇMİŞTEN ALDIĞIMIZ EMANETİ  GELECEĞE TAŞIYORUZ”

 

Mustafa Bey, kısaca sizi tanımak isteriz. Hacı Mustafa Öz kimdir? Kaç yıldır kuyumculuk yapıyorsunuz?

Hacı Mustafa Öz, 1961 Kahramanmaraş doğumdur. İlk, orta ve lise eğitimini de Kahramanmaraş’ta yapmıştır. Endüstri Meslek Lisesi Torna Tesviye bölümü mezunuyum; 78-79 dönemi. Kuyumculuk mesleğine 1973 yılında, çırak olarak başladım. 1982’de kendi iş yerimi kurarak mesleğimi devam ettirdim. 2005 yılında Kahramanmaraş Kuyumcular Odası Başkanlığı’na aday oldum ve kazandım. 2005’ten bu yana da Kahramanmaraş Kuyumcular Odası Başkanlığı’nı yürütmekteyim.

Kuyumculuğun Kahramanmaraş için önemini kısaca anlatmanızı istesek neler söylersiniz?

Aslında kuyumculuk sadece Kahramanmaraş için değil Türkiye için önemli bir konu. Malûm dünyada kuyumculuk sektörünü yapan ilk 3-4 ülkeden bir tanesi Türkiye. Bunların içinde Hindistan, İtalya, Almanya, Türkiye; Uzak Doğu’da Çin ve Tayland gibi ülkelerde kuyumculuk sektörü yoğun bir şekilde yapılmakta.

Türkiye olarak İtalya, Hindistan ve Çin’le birlikte dünya piyasasında ilk dördün içinde yer alıyoruz. Bunun içinde de Kahramanmaraş Türkiye’de ikinci sırada. İstanbul’dan sonra en büyük üretim kapasitesi olan il: Kahramanmaraş. Bu farkı şöyle izah edebilirim: İstanbul’da yaklaşık 3 bin civarında üretici atölye var iken irili ufaklı, Kahramanmaraş’ta da 550 civarında altın imalathanesi bulunmakta. Bir üçüncüsü var mı, derseniz, tabii ki illeri sıralamak mümkün ama İstanbul’u çıktıktan sonra 80 ilin içinde tamamını toplasan bir Kahramanmaraş’ın üretim kapasitesine yetişecek bir kapasitede değil. Bundan dolayı da kuyumculuk sektöründe İstanbul’dan sonra açık ara biz sektöre hâkimiz.

Kahramanmaraş’ta kuyumculuğun ekonomiye katkıları ve kültürel etkileri nelerdir?

Malûm, Kahramanmaraş’ta kuyumculuk uzun yıllar, yani Mezopotamya havzasının içinde olmasından dolayı biraz da, Hititler döneminden bu yana yapılmaktadır. Ama yakın tarihe geldiğimiz zaman, Maraş Burması’nın tasarımından ve üzerindeki işleme motiflerinden algıladığımız kadarıyla zannediyorum Dulkadiroğlu döneminden bu yana Kahramanmaraş’ta bu sektör mevcut. Bu sektör zaman zaman Ermeni ustalarının elinde ilerliyor. Biliyorsunuz İstiklal Harbi’nde ve daha öncesinde, Osmanlı döneminde de, Türk gençleri askere gittiğinden, esnaflık yapacak kimse kalmıyordu. Bu gibi dönemlerde altın sektörü gayrimüslimlerin elinde yaşamış. Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte ustalarımız tekrar Maraş’ta yaşayan Ermenilerden işi öğreniyor. Bu ustalar, mesleğe küçük bir adımla başlamışlar ve bugünkü hâle gelmesine vesile olmuşlar. Onları ben rahmetle anıyorum. Kahramanmaraş’ta iki üç usta ile çıkılan bu yolda bugün 600-650 civarında atölyeye sahibiz.

 

Kuyumculuğun Kahramanmaraş ekonomisine çok ciddi katkısı vardır. Mevcut sadece bu yeni yaptığımız Altın Şehir sitenin içinde şu anda çalışan 400 civarında firma var ve bunların yanında 5 binin üzerinde çalışan sayısı var. Sektör bir tekstilde veya bir fabrikadaki gibi istihdamı asgari ücret ile değil daha çok -kalifiye elaman olduklarından dolayı bu 5 binin üzerindeki çalışan- asgari ücretin üzerinde maaş alıyorlar. Bu da kuyumculuk sektörünün Kahramanmaraş’a hem istihdam hem de katma değer noktalarında nasıl katkı sağladığını gösteriyor.

Altın Şehir projesi nasıl başladı? Nasıl ilerledi? Son durumu nedir?

Altın Şehir bizim hayalimizdi. Benim başkanlığa aday olmamın sebebi de zaten buydu. Bir sektörün büyümesi ve gelişmesi, mutlaka geleceğe yönelik projelere bağlıdır. Mesela yıllar önce Mersin, kuyumculukta bizden daha ileri iken, gelecekle ilgili plan ve program yapmadığından orada kuyumcu imalatçılığı yok oldu. Bunu da gördüğümüz için biraz da Altın Şehir projesini oluşturduk. Aslında beğensek de beğenmesek de Kapalı Çarşı’daki sitelerde kuyumculuk kendini toparlamıştı. Ama artık bu iş, kabuğuna sığmaz bir dev hâline gelmeye başlamıştı. Bununla ilgili bir program yapmak gerekiyordu. Başkan seçildikten sonra böyle bir projemin olduğunu arkadaşlara arz ettim. Eskiden kuyumculuk devletin gözünde bir imalat sektörü değildi. Öncelikle o çaba içine girdik ve Sanayi Bakanlığı’nda Kuyumculuğu sanayi siteleri, yani üretim yapan imalathaneler kapsamına sokturduk.

 

Devletin gözünde önce bir üretici olmamız gerekiyordu, bunu yaptık. Bundan sonra bir kooperatif kurduk, sanayi kooperatifi… Sonra da yer aramaya başladık. Mevcut yeri bulduktan sonra 2016 yılında Sanayi Bakanlığı tarafından ihalesi yapılan mevcut sitemizin temeli atıldı ve 2019 yılı sonu itibarıyla firmalarımız buraya taşınmaya başladılar. Bugün sitemiz %100 doluluk oranındadır. 400 civarında kuyumcu imalathanesi var. Yaklaşık 30-32 tane burada sektöre yan dal olarak hizmet edecek lokanta, kafe, makineci, malzemeci gibi iş yerleri var. Yaklaşık 800 araçlık kapalı otoparkımız mevcut. 1400 metrekare, yaklaşık 1000 kişilik toplantı salonumuz, 30 yataklı misafirhanemiz…

Dünyada bulunan birkaç altın laboratuvarından bir tanesi, Altın Şehir’dedir. Altın işlemeciliğinde Kahramanmaraş’a özgü bir tarz, üslup veya bir şekil var mıdır?

Maraş Burmamız var, biliyorsunuz, Kahramanmaraş’ın coğrafi işaretlerinden biridir. Bunun yanı sıra Maraş Habbe Gerdanlığı var. Maraş Hasırı var. Bunlar eskilerden, geleneksel tarzda bugüne kadar devam eden modellerimiz. Biz bu geleneksel tarzı daha ileri noktalara taşımak, yeni modeller ortaya koymak istiyoruz. Dünyaya açılmak, ihracat yapmak istiyorsak artık modern tasarımlara ihtiyacımız var. Şu an çalışmalarını yapıyoruz. Birçok firmamız da bu hususta kendilerini geliştirdiler. İhracat yapan firmalarımız da var.

Bu bağlamda yeni projeleriniz var mı?

Dünyada sayılı laboratuvarlardan birini buraya açtık. Kahramanmaraş Kuyumcular Odası olarak rekabetçi sektörler kapsamında bir Avrupa Birliği Projesi yazmıştık. O da kabul edildi. Üniversite içerisinde 3D bir modelleme merkezi kurduk. Altın Şehrin içine gemoloji laboratuarı, darphane onaylı bir ayar evi kurduk. Bunları yapmamızın sebebi, zaten geçmişten aldığımız o emaneti dünyadaki şartlara, ileri teknolojiye uydurarak firmalarımızı ihracat yapacak, ülkeye döviz kazandıracak, girdi sağlayacak bir sektör hâline getirmektir. Geleneksel tarzı daha ileri noktalara taşımak istiyoruz. Dünyaya açılmak, ihracat yapmak istiyorsak artık modern tasarımlara ihtiyacımız var. 

 

Ömer Yalçınova

 

Evelahir Sayı-7