KELLE PAÇA ÇORBASININ HIKÂYESI

 

Çorbayı içerken, içine niyetini katasın. Katasın ki yüreğindeki sevdanın alını yüzüne saçasın! Bu çorbanın adı Maraş Kelle Paçası’dır.

 

Şöhret kızın Bey Babası kızına talip olan bu iki sevdalıdan yana durumu işittiğinde tek bir şartını açıkça beyan etmişti: “Şöhret’e layık olacak kimsenin evvela pehlivan olması gerekir. Bunun da Maraş er meydanında ispatı gerektir!” diye kükreyivermişti. Bey oğlu Seyran ne yapacağını düşüne dursun, Hayran’ın yolu şehrin devletlisine düşüvermişti. Onun dizi dibine oturup, hâlini arz ettikten sonra bir yandan da tıpkı Maraşlının kalbi gibi pırıl pırıl kalaylı, Maraş bakırından yapılmış tas içinde sunulan o sıcacık çorbayı kaşıklamaya başlamıştı.

 

Maraş devletlisi, aydınlık yüzünü Hayran’a dönüp, sesini Maraş rüzgârına verdikten sonra şöyle sesleniverdi:

 

“Yiğidim! Sana sırlı bir çorba ikram ettim.

İçtiğin bu çorbayla bileğinin gücünü aklına, aklının gücünü bileğine katasın! Çorbanın sırrıyla rakibine kudret çelmesi atasın.  

Çorbayı içerken, içine niyetini katasın.

Katasın ki yüreğindeki sevdanın alını yüzüne saçasın!

Bu çorbanın adı Maraş Kelle Paçasıdır.

Tez elden içesin!”

 

Kolay değildi Şöhret’e layık olmak... Sözleri işiten bey oğlu Hayran, çorba tasını eline alıp hiç durmadan kaşıklamaya başlamışken, devletli son kez sesleniverdi Hayran’a:

 

“Kelle paçayı içesin

Sırrını tadana diyesin

Sırtın yere gelmez bilesin

Pehlivan yetiştirir Maraş!”

Artık meydanda rakibine “meydan okuma” vakti gelmişti.

 

Kelle paçayı içen Hayran’ın bileğine güç, cesaretine ilham geldiğinde, dili daha bir kuvvetlenmiş ve o kuvvetle:

 

“Kelle Paça’yı içtim

Maraş’tan Kuvvetimi gönderir Mevla’m Arş’tan!” deyip meydana koşuvermişti. Bu dem de Şöhret kızın şanı ülke dışına taşmıştı. Şehirde nefesler tutulmuş, güreş meydanı coşmuş da coşmuştu.

 

Hayran’ın içtiği paçanın kuvveti yanaklarının kırmızısında, kudreti; kalbinin güçlü atışlarında ve sırrı gözlerinin parlak bakışlarında görünmüştü. Tam bu sırada er meydanına oldukça şaşkın gelen Seyran, bir Hayran’ın heybetine bakmış, bir de Şöhret’in güzelliğine doğru göz süzmüştü. Görenler bildi ki; bu heybet karşısında Seyran’ın adeta paçası tutuşmuş, bir kenara çekilip meydanı da Şöhret’i de Hayran’a bırakıp gidivermişti.

 

Bundan böyle her kim Maraş Kelle Paça’sı içmişse, aklına güç, bileğine kuvvet, sağlığına kudret, yüreğine aşk gelmiş, şöhrete kavuşup tuttuğu her iş’te pehlivan oluvermiş.

 

Bu sebeple Kahraman’ların diyarı Maraş’a her gelen Maraş Kelle Paça’sını içmeden gitmemiştir. Hatun'undan Bey’ine Maraş Kelle Paça’nın tadına varan, kudretine eren cümle pehlivanlara selam olsun.

 

İnci Okumuş

 

Evelahir Sayı-17