ŞEYHADİL MEZARLIĞI'NIN TARİHİ MEZAR TAŞLARINDAKİ AĞITLAR

 

Ölüm insan için fena âleminin sonu, bekâ âleminin başlangıcıdır. Geride bıraktığı yakınları için ise en ağır ayrılık acısının yürekleri dağlamasıdır. Mezar taşları ölenin yakınlarının ona ait yaptığı son maddi hizmettir. Mezar taşları üzerinde toplum yaşamına ait çok sayıda kültürel izler barındırır. Bunlardan biri de mezar taşlarına şiir diliyle yansıyan ağıtlardır.

 

Kahramanmaraş Şeyh Adil Mezarlığı'ndaki tarihi mezar taşlarında da bu şiirsel ağıtların çeşitli misâlleri müşahede edilebilmektedir. Çoğunluğu genç yaşta vefat etmiş kadınlara veya devasız hastalıklardan muzdariben vefat eden insanlara ait bu mezar taşları içindeki ifadeler edebiyattan sosyolojiye, kültürden sanat tarihine izler taşımaktadır. Tamamı Osmanlıca mezar taşlarından seçilen bazı ağıtlar şu şekildedir:

 

Eşbahzâde Mustafa Efendi Eşi

 

Doğum sırasında bebeğini kaybeden ve bu acıyla hastalanıp doktorların tedavi edememesi üzerine Antep’e götürülen ve burada vefat eden eşe kendi diliyle yakılan ağıt.

 

Ey iden lütfen ziyaret-i merkâd-ı buhranımı

Bilesin seng-i mezarım halim efgânımı

 

Zevcesiydim Mustafa Efendi-i Eşbahzâde’nin

Naz ve nimetle geçirmiştim bütün ezmânımı

 

Çattı bir müthiş felaket vaz-ı haml eyler iken

Ah gayb idem ciğerpârem ins-i canımı

 

Hasret-i ferzend ile düşdüm amansız dertlere

Bulmadı hayfa tabibân çare-i dermanımı

 

Son ümitle Ayıntab’a can atıp gittimse de

Sundu encâm-ı hükm-i takdir irca fermanımı

 

Genç yaşımda kırdı evlad derdi tahammül-i kametim

Gurbet ilde can verip terk eyledim sâmânımı (Bâb-ı Ukbâ, s.88)

 

Bayezıdzâde Behaeddin Bey Eşi Fatma Zehra Hanım (1902)

 

Babası Âlim Efendizâde Ali Rıza Efendi tarafından kızına yakılan ağıt.

 

Ah ciğerparem senin için dideler kan ağlasın

Dideler diller değil can ağlasın can ağlasın

 

Bulmadım bir çare ruhanî ve cismanî sana

Derdini andıkça ben âlemde duyan ağlasın

 

Sen gözüm nuru cinân bağında gez güller gibi

Derd-i hasretle baban biçare her an ağlasın (Bâb-ı Ukbâ, s.102)

 

Hadice Hanım (1890)

 

Gey ey mest mi ikbâl ve şân ve şöhret-i dünya

Göz açıp ibret al o simak-ı melek-i dehr ü Süreyya

 

Hadice Hanım davran müsaiy oldu birkaç gün

Gülistan-ı emelde nahl-i karin eyledi bâlâ

 

Karakızzâde Turan Efendi kızı Hadice Hanım (1899)

 

Dâd elinden ey felek feryad elinden ah ah

Rahm-i şefkatle idim kimseye itmen nigâh

 

Karakızzâde Turan Efendinin genç duhterin

Nice kıydın hâk’a pinhân eyledin ey rû-siyah

 

Zulm-i gadrından yer şütür mende ol çarh-ı denî

Validini gece gündüz eyledikçe ah ve ah

 

Çare ne hayr ile yâd itsün kamu ihvân-ı din

Okusunlar fatiha kabrin gören adına vişah

 

Çıktı ol cevherle rahmeti söyledim tarihini

El-meded el çekti âlemden Hadice Hanım ah (Bâb-ı Ukbâ, s.178)

 

(Özetle; “Ey talih, ey dünya; başkasından değil senden şikâyetçiyim. Şefkatli ellerdeki Karakızzade Turan Efendinin genç kızına nasıl kıyıp kara toprağa karıştırdın? Ey fani dünya! Zulmünden yeryüzü karmakarışık oldu. Hatice Hanım! Baban gece gündüz acınla “ah” ederken din kardeşlerin seni hayr ile anıp, kabrini görenler fatiha okusunlar”)

 

Hacı Muhammed Efendi eşi Hadice Hatun (1903)

 

Dâd elinden ey felek feryad elinden ah ve ah

Rahm-i şefkile eder kimseye etmeğe nigâh

 

Nice kıydın hâk-ı pinhan eyledin ey ru-yı siyah

Zulm-i gadrinden pür şey mend ol ey çarh-i denî

 

Çare ne hayr ile yâd etsinler kamu ihvân-ı din

Okusunlar kaim-i karin gören adına vişah

 

Hacı Muhammed Efendi’nin haremi Hadice

Hatunun ruhu için fatiha (Bâb-ı Ukbâ, s.190)

 

(Özetle; “Ey talih, ey dünya; başkasından değil senden şikâyetçiyim. Şefkatli ellerdekine nasıl kıyıp kara toprağa karıştırdın? Ey fani dünya zulmünden her şey karmakarışık oldu. Hatice Hanım tüm din kardeşlerin seni hayırla anıp, dost, akraba, yakınlar sana Fatiha okusunlar” denilmektedir.)

 

Ökkeş Efendi (1911)

 

Ah kim Ökkeş Efendi düştü bu güç illete

Bulmadılar çare düştüyse etıbba gayrete

 

Sayt-ı ah ve nâlesi çıktı semaya rûz u şeb

Can dayanmazdı gelen tâb u nekbetiyle akıbete

 

Vah yazık elfazını tekrar bi-tekrar ettiler

Geldiler hâl-i perişanın görenler şefkâte

 

Şafi’i rûz-ı cezada el-i peygamber ola

Cürmünü affedip gark ede bahr-i rahmete

 

Geldi Ejderü’l-miyân-dâr (……………… tahribattan okunamadı)

Nur (……..……..…tahribattan okunamadı) ruhu için (Bâb-ı Ukbâ, s.206)

 

(Özetle; “Doktorların çare bulamadığı ıstıraplı hastalığından feryadı gece gündüz göklere çıkarak vefat eden Ökkeş Efendinin ahirette şefaatçisi peygamber olup rahmet denizinde günahları bağışlana”)

 

Maksudzâde Ali Efendi kızı (1927)

 

Bu ve alttaki şiir; yan yana iki mezar taşında bağlarındaki kuyunun çökmesi sonucu birlikte toprak altında kalarak vefat eden Maksudzade Ali Efendi ve kızına yazılmış ağıttır.

 

Gel ey bedbahtlığından dem vuran şekvâ-yı nekbetle

Oku seng-i mezarım teselliyet bul kalma kasvetle

 

Maksudzâdelerden vâlidim Ali Efendinin

Kızıydım ben de bî-hemta yetiştim naz ve nimetle

 

Meğer bir gün babam bağda inerken kuyuya nagâh

Kazaen üstüne seng pareler enmeden kesretle

 

Halâs ettim nihayet babamı bu bâr-ı ifateden

Ne çare ayırdı ferman-ı kaza hüküm-i meşiyyetle

 

Hücum etti gayyaya bir kütle-i hâk kaldık altında

(……….……….tahribattan okunamadı) can ettik icabetle (Bâb-ı Ukbâ, s.223)

 

(Özetle; “Bahtsızlığından şikâyet eden kişi! Mezar taşımı oku da teselli ol. Maksudzade Ali Efendinin naz ve nimetiyle yetişmiş kızıydım. Bir gün bağda kuyuya inen babamın üzerine taş parçaları düşmeye başla - yınca onu kurtarmak için kuyuya indimse de üzerimize kuyunun çökmesiyle birlikte vefat ettik”)

 

Maksudzâde Ali Efendi (1927)

 

Gel ey zair oku bu levhayı velev rûz-ı kaza

Cihan-ı bî-kararın haline bak çeşm-i ibretle

 

Ki Maksudzâdelerden merd-i hakk Ali Efendinin

Vücudu halk yanında şöhret almıştı hamiyetle

 

Meğer bağ hanesindeki kuyuya inmesiyle hayfa

Hücum etmişti toprak kütlesi bir tarafa hikmetle

 

Vücudun setr iden bu kütle ömrümü altında

Boğuldu kendisiyle bir kızı kanlı fecaatle

 

Bin üç yüz kırk ile altı rebiülahir on bir

Fi sene oldu Maksudzâde nagâh bezm-i cennete (Bâb-ı Ukbâ, s.224)

 

(Özetle; “Ey Ziyaretçi! Oku bu kaderin tecellisi olan kaza gününün levhasını ki dünyanın değişken ha - linden ibret al! Hamiyyet sahibi olmasıyla tanınan Maksudzâde Ali Efendi bağında inmiş olduğu kuyunun üzerlerine çökmesi sonucu kızı ile birlikte boğularak cennet meclisine ulaştı”)

 

İbrahim Kanadıkırık

 

Evelâhir Sayı - 21