ZAMANIN AKIP GİTTİĞİ KONAK ÇEŞMELERİ

 

“Çiseyen gümüşsü tozların

Serin çiğlerle kaplıyor beni:

Ak, ak durmaksızın sevinçli pınar!

Anlat, anlat bana bildiklerini…”

 

Bu dörtlük Puşkin’in “Bahçesaray Çeşmesi” şiirinden… Hikâyesi oldukça etkileyici…

 

Kırım’da Puşkin’i en çok etkileyen eser meşhur Gözyaşı Çeşmesi’dir. Bu çeşmeyi 1763 yılında Kırım Hanı Giray Han, çok sevdiği ve genç yaşta ölen eşi Dilara Hanım anısına “Dünya durdukça bu çeşme de benim gibi ağlasın” diyerek Bahçesaraylı bir taş ustasına yaptırmış. Özelliği, çeşmeden akan her bir su damlasının çıkardığı ses, akustiğin de yardımıyla insana ağlama-hıçkırık sesi gibi gelir ve dinleyeni derinden etkilermiş. Kırım Hanı’nın sarayında bulunan bu çeşmenin hikâyesi ve bıraktığı izler, ziyaretçilerini derinden etkilemişti. Puşkin de çok etkilenmiş ve "Bahçesaray Çeşmesi" adlı şiirini kaleme almıştır.

 

Farklı coğrafi özellikleri bir arada barındıran Kahramanmaraş kaynak suları, şelaleleri, baraj gölleriyle de meşhurdur. Bu yüzden şehrin birçok noktasında bulunan çeşmelerle birlikte eski konakların bahçelerindeki çeşmeleri gördüğünüzde şaşırmayın.

 

Çocukluğumu geçirdiğim evin avlusunda, bir zamanlar evin ruhunu ve geçmişin izlerini taşıyan bir çeşme vardı. Babaannemin ve dedemin yaşadığı Ekmekçi Mahallesinde bulunan ahşap iki katlı bir evdi. Evin girişinden üst kata çıkan merdivenin hemen yanında yer alan bir çeşme vardı. Dedemin dedesi yaptırmış bu çeşmeyi. Etrafı renkli dikdörtgen şeklinde iki sıra taşlarla çevriliydi. Taşların renkleri kimi gri, kimi kızıl, kimi de siyaha yakındı.

 

Çok işler yapılırdı. O çeşmeden akan suyla avlu yıkanırdı, yazın peynir, turşu ceresine ev sahipliği yapardı. Tarhana yapılırken, bulgur kaynatılırken işe yarardı çeşmenin suyu. Bazen de bizim oyunlarımıza eşlik ederdi. Havuzunu doldurup renkli el işi kâğıtlarından yaptığımız küçük kayıkları yüzdürmeye çalışırdık. Sokakta oyun oynayıp susadığımızda bu çeşmeye ağzımızı dayayıp su içerdik, yukarı kadar çıkmazdık. Bunlar aklıma gelenler…

 

O eski evin avlusunda, çeşme sadece bir su kaynağı değil, aynı zamanda bir aile geçmişinin, sevinçlerin ve hüzünlerin sembolüydü. Ve her damla, geçmişin büyülü bir şekilde geleceğe aktığı anların hatırlatıcısı olarak dururdu öylece…

 

Evler, tarih boyunca sadece barınma değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal yaşamın merkezi olmuştur. Bu mekânların önemli unsurlarından biri de, geçmişin izlerini taşıyan çeşmelerdir. Bir zamanlar evlerin avlularında, bahçelerinde veya iç mekânlarında yer alan bu çeşmeler, yalnızca su ihtiyacını karşılamakla kalmamış, aynı zamanda evlerin ruhunu ve sahiplerinin yaşam tarzını da yansıtmıştır.

 

Çeşmeler, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerde farklı şekillerde kullanılmıştır. Antik Roma’dan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar birçok kültürde, çeşmeler suyun hem estetik hem de fonksiyonel bir şekilde sunulduğu önemli yapılar olarak görülmüştür. Osmanlı döneminde özellikle ahşap ve taş işçiliği ile yapılan çeşmeler, evlerin girişlerinde, avlularda veya bahçelerde sıklıkla yer alırdı.

 

Kahramanmaraş’ta geleneksel konut çeşmeleri avluların yan duvarlarında ya da avludan birinci kata çıkan merdiven altlarında yer alır. Ayrıca bazı çeşmeler ise avlu zemininden yükseltilmiş sofa bölümünün güney cephesinde yer almaktadır. Kentimizdeki konutlara ait çeşmelerin yapım yılına ait veri bulunmamakla birlikte bazılarının geç Osmanlı döneminde bazılarının da cumhuriyet döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır.

 

Osmanlıda temizlik ve içme suyu amacıyla yapılan çeşmeler, hem temizlik hem de su içme amacıyla önemli birer estetik odak noktası olmuşlardır. Evlerde boru sistemi olmadığından, su genellikle saraylar, hamamlar, camiler ve büyük konaklara künklerle taşınırdı. Halk ise ihtiyaç duyduğu suyu mahalle çeşmelerinden temin ederdi.

 

Evlerde suyun temin edilmesi için, çeşmelerden suyu taşıyan kişilere “saka” denirdi. Sakalar, suyu deriden yapılmış yayık şeklindeki kırbalara doldurur ve omuzlarında taşırlardı. Yabancı kişilerin eve girmesini engellemek amacıyla, her evin önünde “saka deliği” olarak bilinen küçük bir taş tekne bulunurdu. Sakalar, suyu bu tekneye boşaltır ve evin içine girmeden görevlerini tamamlardı. Su, tekneye bağlı bir borudan avludaki küplere dolardı.

 

Eski evlerdeki çeşmeler, tarih boyunca çeşitli dönemlerin ve medeniyetlerin etkilerini taşır. Osmanlı döneminde, özellikle büyük konaklarda iç mekânlarda bulunan çeşmeler, hem estetik bir değer taşıyan hem de pratik işlevi olan unsurlar olarak karşımıza çıkar. Çeşmeler, yalnızca suyun aktığı bir mekanizma değil, aynı zamanda evin dekoratif unsurlarından biridir. Eski çeşmeler genellikle estetik açıdan zengin detaylarla süslenmiştir. Mermer, taş, seramik veya ahşap gibi malzemelerle yapılan çeşmeler, evin iç mekânına sanatsal bir dokunuş katardı. Osmanlı döneminde iç mekânlarda kullanılan çeşmelerin üst kısımlarında genellikle ince işçilikle yapılmış hat yazıları veya motifler bulunur. Bu motifler ve yazılar, ev sahiplerinin sosyal statülerini ve estetik zevklerini yansıtır. Ayrıca çeşmelerin estetik açıdan zenginliği, evin iç mekânının zarif ve sofistike bir atmosfer kazanmasını sağlar, genel estetiğine katkıda bulunur ve evin ambiyansını zenginleştirirdi. Su akışı ve çeşmenin sesleri, mekâna huzur ve sakinlik katardı.

 

Eski evlerdeki çeşmeler, tarih boyunca estetik, sosyal ve işlevsel birçok yönü temsil eder. Her çeşme, bir dönemin izlerini, bir medeniyetin sanatını ve günlük yaşamın ritmini yansıtır. Bu yüzden, eski evlerdeki çeşmeler sadece birer su kaynağı değil, aynı zamanda tarihe, kültüre ve sanat anlayışına dair önemli belgeler olarak değerlidir. Geçmişin bu değerli izlerini korumak ve yaşatmak, hem kültürel mirasımıza sahip çıkmanın hem de estetik değerlerimizi geleceğe taşımanın bir yoludur.

 

Eski evlerdeki çeşmeler, aynı zamanda bir dizi işlevi olan pratik mekanizmalardır. İşte eski çeşmelerin sunduğu başlıca işlevler: Çeşmeler, ev halkının günlük yaşamında önemli bir rol oynar. Su, hem kişisel hijyen hem de temizlik açısından vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Eski evlerde çeşmeler, suyun kolayca erişilebileceği bir noktada bulunurdu. Bu çeşmeler, mutfak, banyo veya diğer yaşam alanlarında suyun teminini sağlar. Çeşmeler, evin iç mekânında temizlik işlemlerinin yapılmasına da yardımcı olurdu. Su, günlük temizlik işleri için vazgeçilmez bir unsurdur ve çeşmeler bu işlevi sağlar.

 

İç mekân çeşmeleri, ev halkının bir araya geldiği ve sohbet ettiği sosyal alanlar olarak kullanılırdı. Büyük konaklarda, çeşme etrafı sosyal etkileşimler ve günlük yaşamın paylaşıldığı bir alan hâline gelirdi. Eski evlerdeki çeşmeler, bu ihtiyacı karşılamanın yanı sıra, sosyal yaşamın bir parçası olarak da kullanılmıştır. Özellikle büyük konaklarda, çeşmeler ev halkının bir araya geldiği, sohbet ettiği ve günün stresini atabildiği sosyal alanlar hâline gelmiştir.

 

Günümüzde eski evlerdeki çeşmeler, sadece tarihî birer parça olarak değil, aynı zamanda modern yaşamın içinde de anlam kazanmaktadır. Bahçelerde veya iç mekânlarda yeniden değerlendirilen eski çeşmeler, estetik bir unsur olarak kullanılırken, aynı zamanda geçmişin izlerini yaşatır. Restorasyon projeleriyle, bu çeşmeler modern tasarım anlayışlarıyla da harmanlanarak yeni bir yaşam alanı sunar.

 

Estetik açıdan önemli birer mimari unsur olan çeşmeler, geçmişin güzelliklerini ve yaşam tarzını bugüne taşıyan değerli yapılardır. Bu çeşmelerin korunması ve restorasyonu, hem tarihî mirasın yaşatılması hem de kültürel değerlerin gelecek nesillere aktarılması açısından büyük bir önem taşır. Eski evlerdeki çeşmeler, zamanın ve mekânın ötesinde, geçmişin sessiz tanıkları olarak yaşamaya devam eder.

 

Şule Kirişçi

 

Evelâhir Sayı - 22